Manşet

Naz Aydemir Akyol: ”Boskovic ile oynamak isterdim.”

Türkiye Voleybol Milli takımıyla önemli başarılar elde eden Naz Aydemir Akyol, Spor Arena YouTube kanalına konuk oldu.

Eczacıbaşı, Fenerbahçe, Vakıfbank ve son olarak da Türk Hava Yolları’nda forma giyen Akyol, voleybolda yaşadığı zorlu anları, üniversite eğitimini, gelecek planlarını, A Milli Kadın Voleybol Takımı hakkındaki düşüncelerini ve kuzeni İlkay Gündoğan ile olan iletişimine kadar birçok soruyu cevapladı.

Geçtiğimiz sene psikoloji okumaya başladın. Nasıl gidiyor?

Okul keyifli geçiyor. Tahmin edebildiğimden daha çok zaman ayırabildim bu sene. Çünkü yoğun maç ve antrenman temposunda devamsızlığım fazla olur diye düşünüyordum. Benim için bir deşarj alanı gibi oldu. Yapmayı çok istediğim bir şeydi. Benim yaşımda ve benden büyük anne arkadaşlarım da var. Onlarla hem ders çalışıyoruz hem birbirimizin açığını kapatabiliyoruz. Gerçekten keyif alarak okuyorum. Belki de her şeyin doğru bir zamanı var. Bunu 18-19 yaşında okusam apayrı bir şekilde eğitime devam edecektim ama anne olduktan ve 30 yaşını geçtikten sonra bazı şeyleri sindirip öğrenmek daha keyifli geldi açıkçası.

Altyapıda Spor yapan çocuklarla çalışmak istiyorum. Başından beri kafamdaki plan oydu. Hep çocuklarla, gençlerle birlikte olmayı, onlarla zaman geçirmeyi çok sevdim ve keyif alıyorum. Altyapıdaki sürecin sizi zorluklara hazırlamadığına şahit oldum. Şu an birçok üst seviye kulübün spor psikologlarıyla, klinik psikologlarla çalıştığını biliyorum, devir değişiyor yavaş yavaş. Bende bu sürecin bir parçası olmak istiyorum. Yolum uzun, gelecekte göreceğiz.

Geçtiğimiz günlerde Vakıfbank CEV Şampiyonlar Ligi’nde şampiyon oldu. Son 4’e de 3 Türk takımı kaldı. Türk voleybolundaki başarıyı senelerdir konuşuyoruz zaten. Bu da bunun bir göstergesi oldu diyebilir miyiz?

Türk takımları çok büyük yatırımlar yapıyor. Kaliteli yabancı oyuncuları, değerli Türk oyuncularla harmanlayıp sistemlerinin içine entegre etmeye çalışıyorlar. Buna değerli yöneticiler ve başarılı koçlar da eklenince ortaya bu sonuç çıkıyor. Zaten bu sene Rus takımlarının da yer almaması nedeniyle Türk ve İtalyan takımlarının hegemonyası şeklinde geçti. Baktığınız zaman üç İtalyan, üç Türk takımı çok üst seviyede Voleybol oynayan ekiplerdi. Bu sonuç benim için çok şaşırtıcı olmadı. Bir Türk finaline şahit olmak, izlemek benim için de çok keyifliydi.

Uzun yıllar milli takımın simge isimlerinden biri oldun. Önümüzdeki günlerde Milletler Ligi başlıyor. Mevcut milli takımı nasıl değerlendiriyorsun? Nasıl geçer sence?

Yeni bir antrenör yeni bir sistem demek aslında. Vargas’ın da milli takıma eklenmesiyle birlikte Türk Milli Takımı’nın gücüne güç katıldı diyebilirim. Çünkü yüksek toplara vurabilecek bir adamın daha olması demek hücum gücünü çok rahatlatacak. Hücum gücü olarak zaten sorun yaşamayan bir isimdik bize büyük bir kuvvet eklendi diyebilirim. Antrenörün değişmesi sinerjiyi değiştirecektir. Genelde pozitif etki yapar takımlara.

Giovanni Guidetti sonrası Daniele Santarelli göreve geldi. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsun?

Giovanni ile çalıştım, Santarelli ile çalışma şansını elde etmedim. O yüzden sahadaki sistemini, düzenini, oyunculara yaklaşımını sadece dışarıdan gördüğüm bir gözle yorumlayabilirim. İtalyan bir Koç, kültür olarak bize yakın, ateşli bir ülkeden geliyor, çeşitli başarılara imza atmış, en son Sırbistan ile Dünya Şampiyonluğunu elde etmiş bir teknik direktör. O yüzden Türk Milli Takımı’na da iyi geleceğini düşünüyorum. Yabancılık çekmez bizim ülkemizin insanıyla ve bizim ülkemizin sistemiyle diye düşünüyorum.

Bir pasör olarak ‘Keşke beraber oynasaydık’ dediğin bir pasör çaprazı oldu mu?

Boskovic ile oynamak isterdim. Bana göre en komple ve iyi çapraz o. Egonu’yu da bu listeye koyabiliriz. Birçok iyi pasör çaprazı ile oynama fırsatı elde ettim. Şu an Boskovic ile oynamak isterdim. Sezon boyunca düşmeyen, stabil bir oyunu olması, hata sayısının düşük olması, aynı zamanda sahanın atak dışında diğer elementlerini de başarıyla yerine getirebilen bir isim olması Boskovic’i özel kılan şeyler diye düşünüyorum.

Hayatında en mutlu olduğun an ne oldu?

En mutlu olduğum an, oğlumun doğduğu an. Çünkü bir çocuğun hayata katılmasından daha önemli bir şey olduğunu düşünmüyorum. İstersen olimpiyat şampiyonu ol, istersen dünyanın en büyük kupasını, madalyasını, bireysel ödülünü kazan. Onunla zaman geçirmek, onun büyüdüğüne tanıklık etmek benim için gerçekten çok eşsiz ve farklı bir deneyim. Beni değiştiren ve dönüştüren bir deneyim. O yüzden anne olmayı çok seviyorum.

Kuzenin İlkay Gündoğan 10 Haziran’da İstanbul’da Şampiyonlar Ligi finalinde oynayacak. Maça gidecek misin, hiç konuştunuz mu? Onun hakkında neler dersin?

Ben şehir dışındayım o yüzden maçı canlı izleme imkanım olmayacak ama bulunduğum yerden izleyeceğim. Sık sık konuşuyoruz. Tebrik ettim. Televizyon karşısında en büyük desteği vereceğimden şüphesi olmasın. Çok disiplinli bir sporcu çünkü çok büyük ve çok ağır sakatlıklar atlattı. Manchester City gibi büyük bir kulüpte, üst üste şampiyonluklar yaşamak ve kritik anlarda sorumluluk alıp kaptanlık yapabilmek kolay bir şey değil. Saygı duyuyorum sporcu karakterine. İnsanlık olarak zaten benim bir yorum yapmam doğru olmaz. Ben çok seviyorum kendisini.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu